Üç Büyük Usta (Balzac-Dickens-Dostoyevski)
📖 İş Bankası Kültür Yayınları
📜 228 Sayfa
➡ Biyografi
📊 Tavsiye Oranı: 9.4/ 10
O çok sevdiğimiz Stefan Zweig bugün yine sizlerle. Fakat bugün bilinen kitaplarının aksine nispeten biraz daha arka planda kalmış bir kitabıyla karşınızdayız. Şahsi fikrim, Stefan Zweig'in arka planda kalan kitaplarının ön planda olanlara göre çok daha başarılı olduğudur. "İnsanın Yıldızının Parladığı Anlar"," Macellan", "Üç Büyük Usta" ve daha niceleri. Hatırlatalım, Zweig edebiyat dünyasınca çok iyi bir biyografi yazarı olarak nitelenir. Gerçekten de öyledir, kitaba başladığınızda Napolyon Fransa'sında bulursunuz kendinizi, daha sonra İngiltere'nin sokakları ve Çarlık rejiminin son yüzyılı. Sayfalar arasında savrulurken aşina olduğumuz bu isimlere tanık olmak muazzam bir duygu oluyor.
Ve bir ekleme yapalım, Dostoyevski biyografisini yazdık, Balzac'ı yazdık şimdi sırada Dickens var ve çok yakında geliyor. Zweig'i okuyunca içimizdeki yazma aşkı azgın sular gibi kağıda dökülüyor. Öyle ya, ilhamın nereden geleceği belli olmaz derler biz kitaplarda elimizle koymuş gibi buluyoruz.
..
Ateşli bir Fransız, Napolyon'un silahla yapamadığını kalemle yapmak istiyor. Çok yazıyor, çok üretiyor. Zweig onun büyük bir hayranı ve yazdıklarını iç geçirerek okuyor, ona yazdığı cümleleri okurken hiçbir fikriniz bile olmasa mest olacaksınız. Öldüğünde arkasında 24 cilt eser bırakıyor. Zweig'in onunla ilgili bireysel bir çalışması da var, okunmalıdır çünkü bir Balzac kolay yetişmiyor!
..
Kendi halinde bir İngiliz, halk onu çok seviyor, adını anmadan duramıyor, sokaklarda gezerken ismini duymadan öteki sokağa geçemiyorsunuz. Her hafta yazısının çıkması için gün sayılıyor, Büyük Umutlar'ı olan büyük bir yetenek. Fakat Zweig onu eleştiriyor, İngiltere dışına çıkmamasından dem vuruyor. Haklı değil mi? İki Şehrin Hikayesi'ni yazacak bir Dickens kolay yetişmiyor!
..
Ve sefil bir Rus! Ah onu yazarken ne keyif aldık! Bir Rus milliyetçisi, kumarcı, içkici, her türlü kötü huyu bünyesinde barından bir deha. Zweig, Dickens ve Balzac'a ayırdığından daha fazla sayfa ayırmış ona. Anlatmakla bitmez, yazmakla içindeki ateş dinmez. Rus Edebiyatı'nın göz bebeği olan bu ismi Zweig uzun uzun anlatıyor, sizi olaya hakim kılıyor. O öldüğünde cenazesinde toplanan kalabalığı daha önce Rusya görmemişti; tam da bu yüzden okunmalıdır ki bir Dostoyevski kolay yetişmiyor!
..
Dahileri tanımak, var olan dehanızı görünür kılar. Ne yapacağınızı bilmiyorsanız, yapmış olanlara bakın. Mutlaka sizin için ipuçları taşıyan yaşamlar, maceralar ve kişiler vardır. Kendinizi onunla harmanlayıp yetişebilir, gelişebilirsiniz. Biyografi okumayı bu anlamda çok önemsiyoruz ve Goethe'nin gerçekliği tartışılmaz sözünü yineliyoruz : "Hiçbir dahi kendi yağında kavrulmaz."
Ek Bilgi: Goethe büyük bir Beethoven hayranıdır, ikisinden birinin biyografisine sıra geldiğinde bu husus ayrıntılı şekilde anlatılacaktır.
Hiç yorum yok