En Yeni Postlar

Marie Curie

Bugün sizlerle Nobel Ödülü’nü almış ilk kadın bilim insanı olan Marie Curie’nin hayatını paylaşacağız. “Hayatta korkulacak hiçbir şey yoktur. Sadece anlaşılacak şeyler vardır. Şimdi, anlamak zamanıdır“ diyen Marie Curie’yi haydi hep birlikte anlamaya çalışalım. 1867 yılında Polonya’nın Varşova şehrinde doğan Marie Cruie’nin Sofia, Hela ve Bronya adlı 3 kız kardeşi vardır. Hayatta büyük başarılar elde etmiş çoğu insan gibi Curie’nin de kolay bir hayatı olmamış, öncelikle Sofia, iki yıl sonra ise annesini veremden ötürü kaybetmiştir. Eğitim için Paris’e giden Marie Curie burada sınıf birinciliği ile fizik, daha sonrasında ise matematik diplomasını almıştır. Pierre Curie ile tanışmasının ardından bilimsel anlamdaki birliktelikleri evlilik ile sonuçlanmış ve böylece Marie Curie eşinin soyadını almıştır. İlk kızının doğumundan sonra kısa bir süreliğine çalışmalarına ara vermek zorunda kalmıştır. 1889 yılında Uranyumun radyoaktif bozulmasından ortaya çıkan ve ismini Marie’nin vatanı olan Polonya’dan esinlenerek koydukları Polonyum elementini buldular. Aynı yıl da Radyum elementini bulduklarını ilan ettiler. 1903 yılında Marie Curie radyoaktivite konusunda yapmış olduğu çalışmaları nedeniyle Pierre Curie ve Henri Becquerel ile Fizik dalında Nobel ödülünü paylaşarak bu ödülü alan ilk kadın olarak tarihte yerini almıştır. Marie ve Pierre, radyasyondan kaynaklanan rahatsızlıklar geçirmeye başlamışlar, buna aldırış etmeyip çalışmalarına tüm hızıyla devam etmişlerdir. Hayat her zaman planladıkları gibi gitmemiş ve eşini bir at arabasının çarpması sonucu kaybetmiştir. Eşinin ölümünden sonra çalışmalarına tek başına devam eden Marie erkek egemen bir toplumda öne çıkan bir kadın olarak hayli zor bir hayat yaşamıştır.1911 yılında radyum ve polonyumun keşfi ve araştırmadaki rolünden ötürü Nobel Kimya Ödülü'ne layık görülmüştür. Böylece Marie içinde yaşadığı dönemin zorluklarına rağmen Nobel ödülü alan ilk kadın, bu ödülü iki kez alan ilk bilim insanı olarak tarihte yerini almıştır.  Başarılarının yanında özel hayatıyla da çok kez gündeme gelen Curie’ ye ilk destek hepimizin aşina olduğu ve Brüksel’de tanıştığı Albert Einstein’dan gelmiştir. Einstein Marie’ye yazdığı mektupta basında yer alan sansasyonel haberlere karşı duyduğu üzüntüyü dile getirmiş ve onun zekasına ve dürüstlüğüne olan hayranlığını açık bir şekilde ifade etmiştir. Tüm bu zorluklara rağmen yılmadan çalışmalarına devam eden Marie I.Dünya Savaşı sırasında taşınabilir röntgen cihazları yaparak, kızı Irene ile birlikte, genç kadınlara teknolojisini öğretmiştir. Ayrıca fizik tedavi uzmanlarına savaş ortamında radyoloji ekipmanını nasıl kullanacaklarını göstermişlerdir. Varşova’daki Radyum Enstitüsü'nün kurulmasında önemli rol oynayan Curie bu sayede radyoaktivitenin kurucusu olarak tanınmıştır. Bu çalışmalarından dolayı, radyoaktivite birimine "Cruie" denilmektedir. Yıllarca başarıdan başarıya koşan Curie de hayatın kaçınılmaz gerçeği olan ölümle yüzleşmiş ve 1934 yılında Fransa'nın Savoy kentinde lösemiden hayatını kaybetmiştir. Hastalığı, aşırı dozda radyasyona maruz kalmasına bağlanmaktadır. Yıllarca yaptığı çalışmalar için emek veren ve her ne olursa olsun pes etmeyen Marie’nin ölümünün de bu sebepten oluşu ona "bilim için ölen kadın" unvanını kazandırmıştır. Günümüzde Marie’nin not defterleri yoğun radyasyona maruz kaldığı için kurşun kaplı bölmelerde muhafaza edilmektedir. 
Marie yaşadığı dönemin kadınları için adeta bir sembol haline gelmiş ve kadınların yapabileceklerinin sınırlarını yükseltmiştir. O dönemin algılarını yıkarak bilimde çığır açmış, aklı, zekası ve duruşuyla birçok insanı kendine hayran bırakmıştır. Hayatındaki zorluklara aldırış etmemiş ‘İnsanlar konusunda daha az, fikirler konusunda daha çok meraklı olun.’ diyerek cesareti ile tüm dünyaya yeteneklerini ve azmini kanıtlamıştır. Sizde hayattaki tüm zorluklara rağmen Marie’nin hayatını örnek alarak kendi hikayenizi yazabilirsiniz. Unutmayın ki geçmişte takılı kalmak değil şu anda yapabileceklerinizin farkında olmak sizi geleceğe taşıyacaktır!

Hiç yorum yok